Ahmet AKIN – Yeminli Mali Müşavir

     Yeni CHP’nin “Yeni Ekonomi Stratejisi” ekonomi çevrelerinde büyük ilgi uyandırdı. Yeni Strateji ile; devletin düzenleyici ve denetleyici işlevleri güçlendirilecek, istihdam ve rekabet alanında devlet daha aktif davranacak, bölgesel gelir dağılımı farklılıkları giderilecek, devlet de yurttaşlar tarafından denetlenecek ve devlet yapısı vatandaş odaklı hale getirilecek, küreselleşmenin yarattığı dışlanmışlıklar, sosyal altüst oluşlar, halkı kucaklayan yaklaşımlarla mutlaka çözüme kavuşturulacaktır denilmektedir.

      Bunun yanında, ekonomik anlayış olarak; dışa açık, ancak küresel sermaye hareketlerine dayanıklılığı artıran, üretimi ve verimliliği destekleyen, bilgi ekonomisine geçişi ve yaratıcılığı esas alan, işgücünü ve yurtiçi tasarrufları seferber eden, toplumun tüm kesimlerini ve ekonominin tüm sektörlerini kapsayan, kısa dönemde net ihracatın büyümeye katkısını artıran ancak uzun dönemde güçlü ve istikrarlı bir iç taleple büyüyen, nitelikli ve sürdürülebilir bir büyüme anlayışının benimsendiği görülmektedir.

      Temel hedefin “sosyal devleti kurmak”, “rekabet gücünü artırmak” ve “istikrarlı yüzde yedi büyüme” olarak belirlendiği CHP’nin yeni ekonomi stratejisinin başarı şansı tasarruf oranının yükseltilmesine bağlı görünüyor. Türkiye, borçlanma politikaları ile ürettiğinden fazla tüketen bir toplum olduğundan, tasarruf eğilimininin artırılması işin püf noktası olarak ortaya çıkıyor. Sıcak para girişi ile dönen ekonomininin, daha ne kadar süre bu dengeyi koruyabileceği bilinmiyor. Bugün itibariyle başarılı görünen para ve fiyat politikaları ile bütçe disiplinini koruyabilmek için yapısal reformların hayata geçirilmesi olmazsa olmaz koşul olarak kendini gösteriyor. Yeni üretim ve rekabet anlayışı ile denetim faktörlerinin bir an önce devreye sokulması gerekmektedir. “Türkiye duvara doğru koşuyor” görüntüsü endişe yaratmaktadır.   

     CHP’nin yeni ekonomi stratejisi ile, Türkiye 2012-2015 arasında yılda ortalama yüzde 6.1, 2016-2019 arasında yüzde 7.2 ve 2020-2023 arasında yüzde 7.5 büyüyecek. Kişi başı gelir 2011’de 7.872 dolar, 2015’te 14.723 dolar, 2019’da 21.382 dolar ve 2023’te 31.515 dolar olacak.

     Bu gelişmeye paralel olarak Türkiye’de kişi başına milli gelir 2023’te Euro Bölgesi ortalamasının yüzde 85’ini yakalayacak. Büyümede, iç tasarrufların payı yüzde 22’ye yükseltilecek, dış tasarrufların payı yüzde 3’e düşecek. 2011-2023 döneminde yılda 800 bin kişilik istihdam sağlanacak, işsizlik yüzde 6 olacak. Türkiye 2023’te 650 milyar dolarlık ihracat, 750 milyar dolarlık ithalat yapacak. Türkiye’nin cari açığının GSYH’ye oranı yüzde 2.5’a inecek.

     CHP’nin hedefleri oldukça iddialı hedefler. Türkiye toplumsal yapısıyla bu hedefleri gerçekleştirebilecek potansiyele sahip bir ülke. Yeter ki dürüst yönetilsin. Bana göre; devlet ihalelerinden beslenen bu siyaset anlayışı kırılamadığı sürece başarı şansı çok düşük olacaktır. İlk başlanması gereken nokta bu olmalıdır. Devleti yöneten ve ekonomiye yön verenler siyasi kadrolardır. Demokratik, dürüst ve şeffaf siyaset olmadan ekonomik kalkınma da olmaz. Ekonomimiz büyürken ve ülkemiz zenginleşirken gelir dağılımındaki adaletsizlikleri görmemezlikten gelerek bir yerlere varmak mümkün değildir.