Ahmet AKIN – Yeminli Mali Müşavir

     2002 ve 2007 milletvekilliği seçimleri ile 2004 ve 2009 belediye başkanlığı seçimlerinde Mersin’de beklediğini bulamayan Adalet ve Kalkınma Partisi nihayet 2011 milletvekilliği seçimlerinde amacına ulaşarak Mersin’de 123 oy farkla da olsa birinci parti olmayı başardı. AKP, bu sonuçlardan sonra  gözünü Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığına dikti.

     12 Haziran 2011 seçim sonuçlarını incelediğimizde, Mersin Büyükşehir Belediyesi hudutlarında CHP’nin AKP’den yirmi beşbin civarında oy önde olduğu görülüyor. Bunu bilen AKP, İstanbul ve Kocaeli’ni örnek göstererek tüm Mersin ilini büyükşehir hududu olarak  tespit etmek istiyor. Yani, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için Anamur’dan Tarsus’a kadar tüm seçmenlerin oy kullanmasını sağlayacak bir yasa değişikliği yapılmak isteniyor.

     Bu durumda, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için CHP ile AKP arasında büyük bir yarış başlayacağını söyleyebiliriz. AKP’nin daha şimdiden Mart’2014’de yapılacak olan yerel yönetimler seçimlerinin çalışmalarına  başladığını görüyoruz. CHP ise, her zaman ki gibi enerjisini ve zamanını parti içi kısır çekişmelere harcadığından belediye seçimlerine zaman ayıramıyor. Milliyetçi Hareket Partisi’nin ise, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde yeniden alternatif bir konuma gelmesinin çok güç olduğunu düşünüyorum.

     CHP ve AKP’nin Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimindeki avantaj ve dezavantajlarını, yani kuvvetli ve zayıf yanlarını incelediğimizde şöyle bir tablo ile karşılaşıyoruz:   

AKP’nin 12 Haziran 2011 seçimlerinden çok güçlü çıkması, iktidar olmanın avantajlarını kullanmaktaki becerisi, başta Akdeniz Oyunları Projeleri olmak üzere, Kentsel Dönüşüm Projeleri, Çukurova Havaalanı, Kazanlı Turizm Bölgesi ve Anamur Sahil Yolu Projelerinin gerçekleşme umudunun inandırıcılığı ile sosyal yardımların çok etkili kullanılması AKP’nin kuvvetli yanları olarak gözüküyor. Bunların yanına bir de Macit Özcan’ın bir türlü gerçekleştiremediği Mersin Hafif Raylı Sistem Projesini koyarsa güven unsuru daha da artacaktır. AKP’nin en zayıf olduğu taraf, bir türlü Mersin halkının benimseyebileceği bir adayla yola çıkmaması. Belki de, daha önceki seçimlerde kazanma şanslarının olmadığını bildikleri için aday seçiminde pek titiz davranmadıkları söylenebilir. Ancak şimdi, kazanma şansını gördüklerinden aday belirlenmesinde daha titiz davranacaklardır. Sanırım Başbakan Erdoğan bu konuyla bizzat ilgilenecektir. Şayet, belediye seçimlerine kadar önemli bir ekonomik kriz yaşanmazsa ve ekonomideki büyüme istikrarlı bir şekilde devam ederse, AKP’nin başarı şansı daha da artacaktır.

CHP’nin en önemli avantajı Mersin Merkez’deki gücü. Belediyelerin istenen performansı gösterememeleri, örgütlerdeki dağınıklık ve parti içindeki kaos zayıf yanları. Daha şimdiden, mevcut Belediye Başkanı Macit Özcan’ın bir daha aday gösterilmeyeceğini söyleyenlere katılmıyorum. Bana göre, Macit Özcan’ın yeniden aday gösterilme şansı çok yüksek. Çünkü, Macit Özcan’ı ikna ederek adaylıktan çekilmesini sağlayamazsanız, kendisi gider, kazanamayacağını bile bile başka bir partiden aday olur ve alacağı onbeş yirmi bin oyla CHP’nin seçim kaybetmesinin nedeni olabilir.

Artık, belediyelerin yol yaptım, park yaptım ya da kaldırım taşlarının rengini değitirdim propagandaları para etmiyor. Vatandaş, yaşam tarzını ve kentinin ekonomisini geliştirecek büyük projelerin peşinde. Projeler biraz da çılgın olursa daha çok oya dönüşüyor. Siyaset, geleceği satmak ve geleceği pazarlamak konusunda güven yaratmak ve umut vermek olduğuna göre, her parti hesabını buna göre yapmalı. Türkiye’de yapısallaşan siyasi kutuplaşma belediye seçimlerinde de devam edecek gibi gözüküyor.