Ahmet AKIN – Yeminli Mali Müşavir

   1481 yılında Fatih Sultan Mehmet’in ölümünden sonra İstanbul’da büyük bir kaos çıkmış. Zaten fırsat bekleyen asi yeniçeriler de İstanbul’a dağılarak talana başlamışlar. Yağmacı yeniçeriler, önce kendilerini aldatan sadrazam Karamanlı Mehmed Paşa’yı katledip konağını yağmalamışlar. Daha sonra şehirdeki zenginlerin konaklarına saldırıp her tarafı talan etmişler. Kimse canından ve malından emin değilmiş. Bu sırada Hasan adlı bir yeniçerinin işlettiği börekçi dükkanını da yağmalayan yeniçeriler, işin aslını öğrenince, “Olan oldu bir kere, Yağma Hasan’ın Böreğidir” diyerek börekleri yemeye devam etmişler. Ülkemizde de Devletin ormanlarını yağmalayanlar, olan oldu bir kere deyip 2B Orman Arazileri Yasası ile hak etmedikleri servetlere kavuşacaklardır. 

     Orman vasfını kaybeden arazilerin orman köylülerine tahsis edilmesi en doğru yaklaşımdır. İşgal yoluyla orman arazilerine villalarını konduranların ödüllendirilmeleri büyük bir haksızlıktır. Yıllarca orman arazilerinin işgal edilmesine göz yuman kamu idaresinin, bu arazilerin satışından elde edilecek paralarla ekonomik çarkı döndürme çabaları, adaletsizliktir, fırsatçılıktır. Kamu mallarını satarak cari açığı kapatmakta ustalaşan ekonomi yönetimi, Türkiye’ye kötülük yaptığını anlamak istememektedir.

     Yaklaşık 470 bin hektarlık alanı kaplayan bu araziler üzerinde, elektrik, su, doğalgaz gibi alt yapısı, devlet tarafından sağlanmış bulunan 400 bin civarında yapı yer almaktadır. Orman vasfını kaybetmiş olan bu araziler günümüzde orman köylüsü olmayan kişi ve kuruluşların işgali altındadır. Bu arazilerin %80’i, Antalya, Mersin, Kocaeli ve Yalova gibi rantı yüksek illerde bulunmaktadır. Büyük kısmı zeytinlik, narenciye alanları ve otlaklardan oluşmaktadır.

     Kısa yoldan zengin olmak isteyen, hak ve hukuk tanımayan, emek ve alın teri hırsızlarına gün doğdu. Bugün tarım alanı olarak gözüken, işgal altındaki orman vasfını yitirmesine göz yumulan araziler ve yeşil alanlar işgalciler tarafından, iş birlikçi siyasetçiler devreye sokularak hızla yapılaşmaya açılacak olup, köşe dönücüler servetlerine servet katacaklardır. Bununla paralel olarak yürürlüğe konulacak ve mütekabiliyet şartı aranmaksızın yabancılara mülk satışı ile de haksız kazançlar daha da artacaktır. “Alın teriyle sağlanan kazanç kutsaldır” ahlak ilkesi  köşe dönücüler tarafından her zaman olduğu gibi yine yok sayılacaktır.

     Doğal, kültürel ve kentsel değerlerimizi kısa süreli çıkarlar uğruna paraya dönüştürmeye çalışmak, mirasyedi bir toplumun yapacağı bir iş. Ormanlar insanlığın malıdır. Orman rejimi dışına çıkarılan yerlerle ilgili hiçbir şekilde özel mülkiyet kurulmamalıdır.

     Ormanlar, doğal alanlar ve kıyılar gibi alanlarda yapılanların hiçbir şekilde dönüşü yoktur. Her türlü toplumsal sorununuzu, düşünce ve ifade özgürlüğü ile insan hakları sorunlarınızı çözebilirsiniz ama ormanlar, doğal alanlar ve kıyılar elden gittikten sonra, bir daha bunları geri getiremezsiniz.

     Devletin malını ele geçirmeyi alışkanlık haline getiren ve koskoca bir milletin malını dört elle tıkıştırmayı uyanıklık sayan kesimlere göre, devletin bitmez tükenmez malı vardır. Bir şekilde yolunu bulup devleti soymamak saflıktır.