Ahmet AKIN – Yeminli Mali Müşavir

     Türkiye’nin son yıllarda ABD güdümündeki dış politika hamlelerinde çizdiği keskin dönüşler birçok avantajı kaybettiriyor. ABD yönetimine tam uyum halinde hareket edenler, iç politikada yapılan şovlarla gerçekleri halktan gizlemeye çalışıyorlar. Ne düşündüğünü bir türlü ifade edemeyen bir Dışişleri Bakanı, Avrupa Birliği’nden sorumlu Devlet Bakanlığı, ceketi üzerinde bol duran bir Devlet Bakanı ve dünyadaki politik gelişmeleri tam anlamıyla kavrama becerisini gösteremeyen bir kadro hareketinden bundan fazlasını beklemek de haksızlık olacaktır.

     Nato’nun Libya saldırısına önce karşı çıkanların, daha sonra saldırının içinde yer alanların, Suriye ile ortak bakanlar kurulu toplantısı yapacak kadar içli dışlı olup, daha sonra ABD’nin istekleri doğrultusunda neredeyse Suriye ile savaşacak kadar Suriye’ye husumet besleyenlerin, Irak’taki katliamı görmemezlikten gelerek ABD’ye hizmet edenlerin düşünmedikleri birşey var. Zannediyorlar ki, Türkiye halkı bunları görmüyor ve bilmiyor. Yanıldıkları yer işte burası. Herkes herşeyi biliyor ve değerlendiriyor. Medya bombardımanı ile halkı kandırmanın sonuna gelindi.

     Şimdi de başımıza Sarkozy tarafından sözde ermeni soykırımı belası sarıldı. Sarkozy’nin Türk düşmanı olduğunu bilmeyen yok. Onun derdi, Fransa’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde beşyüz bin ermeni seçmenin oyunu alabilmek. Türkiye’nin tepkisi umurunda bile değil. Bir zamanlar, bebek katili Apo Roma’da görüldüğünde İtalyan kravatları yakarak tepki göstermiş ve daha sonra da herşeyi unutmuştuk ya, işte Sarkozy de bugünkü tepkinin bir müddet sonra unutulacağının hesabını yapıyor.

     Fransa Meclisi’nin aldığı karar Türkiye’ye karşı haksızlıktır, hakarettir ve düşmanlıktır. Hükümetin tutarsızlığından cesaret aldıkları apaçık ortada. Yakın bir zaman önce İsviçre de benzer bir yasa çıkarmıştı. Birkaç gün tepki ortaya konuldu. Şimdi ise İsviçreli devlet görevlileri büyük bir saygı ile karşılanıyor ve uğurlanıyor.

     Aslında fazla uzağa gitmelerine gerek yok. Atatürk’ü biraz okusalar ve anlasalar işler kendiliğinden yoluna girecek. Atatürk dış politikada daima gerçekçi davranmıştır. Dinamik, gözü pek ve ataktır. Ama maceracı değildir. Dış politika hedeflerinde sadece kendi gücümüze dayanmış ve güvenmiştir. Diyaloglara her zaman açık kalmış, çok iyi bildiği tarihten dersler çıkartarak gelecek için çok doğru öngörülerde bulunmuştur.

     Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği gibi: “Birlik ve beraberlik; ölümden başka her şeyi yener. Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez.”

     Anonim bir sözle yazımızı sonlandıralım;

     Bilge der ki!

     Yüz’de ısrar etme, “Doksan da olur.”

     İnsan dediğin, “Noksan da olur.”

     Bir ben varım deme, “Yoksan da olur.”

     Hatasız dost arayan, “Dosttan da olur.”