Ahmet AKIN – Yeminli Mali Müşavir

     En son yazacağımı ilk başta yazarak konuyu şu şekilde açıklayabiliriz. 4+4+4 Eğitim Sisteminin tek bir amacı vardır. O da, dinci eğitimin önünü açmaktadır. Gerisi boş laf. 03.Kasım.2002 tarihinde yapılan genel seçimlerden sonra 11.Kasım.2002 tarihinde yazmış olduğum ilk makalede şu başlığı kullanmıştım: “SİYASAL İSLAM İKTİDARDA”.

     Yazımın başlığını birçok arkadaşım eleştirmişti. Böyle bir hükme varmak için çok erken olduğunu ve beklemek gerektiğini söylediler. Bense onlara genellikle şu yanıtı veriyordum: “AKP’nin bugünkü söylemine ve görüntüsüne bakmayın. İktidarda kalabilmek için kullanabilecekleri her değeri kullanacaklar, zamanı geldiğinde ise gerçek gündemlerini uygulamaya çalışacaklar. Çünkü, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı onların kanına işlemiştir. Eninde sonunda ve ortam uygun olduğunda maskelerini çıkararak, gerçek düşüncelerini ve yüzlerini ortaya koyacaklardır”.

     Nitekim, aradan on sene geçti ve AKP iktidarı maskesini çıkartarak, artık açık açık dinci bir devlete doğru hızlı bir şekilde yol almaya başladı. Amaçları dinci öğretinin toplumun her kesiminde hakim kılınması ve kamusal alanda da dinin esas alınması. Yüzde doksan dokuz nokta dokuzu Müslüman olan bir ülkede, herkes özgürce din ve vicdan özgürlüğünü yaşarken böyle bir yola girmek ateşle oynamaktır.

     Başkalarına ait bilimsel makaleleri araklamakla ün salan bir Milli Eğitim Bakanı’ndan dinci eğitimden başka bir şey beklemek saflık olurdu. AKP iktidarı tarafından atılan bu adımlar sadece bir başlangıç. Bundan sonra hangi adımlar atılacak hep birlikte onun fikir jimnastiğini yapalım.

     Yurtseverler, laik Türkiye’den yana olanlar ve Atatürkçüler üzerindeki baskılar, bırakınız kamu idaresini yavaş yavaş özel teşebbüste de uygulamaya konulacak. Zaten, İç Anadolu’da başlamış durumda. Dincilik bir yaşam biçimi olarak insanlara zorla dayatılmaya çalışılacak. Milli Eğitimi hallettikten sonra sıra askeri liselere gelecek. ABD’de her garnizonda kilise ve rahip asker var, Türkiye’deki garnizonlarda neden cami ve imam asker olmasın önerisi ile gelirlerse kimse şaşırmasın. Kendi kafalarında bir garnizon komutanı bulmaları zor olmayacaktır. Bunlarla da yetinmeyeceklerdir. KPSS ve buna benzer sınavlarda kazananları kontrol altında tutamadıklarından bu yazılı sınavlara ek olarak her sınav için mutlaka bir sözlü sınavını şart koşarak istedikleri gibi eleme yapacaklardır. Üniversite sınavlarını kaldırmak istemelerinin arkasında yatan kötü niyetlerini iyi anlamak gerekiyor.

     Eğitim sistemimizin en üst kademesinde yer alan üniversitelerimizin durumu ortadadır. Tüm üniversite rektörlerinin görüş bildirmeleri yasaklanmıştır. Atatürk Cumhuriyeti’nin olanaklarını kullanarak bilim insanı ve rektör olanların seslerini çıkarmamaları aymazlıktır, iki yüzlülüktür ve ihanettir.

     Dinlerin en yücesi olan Müslümanlığı, kadının saçının teli ile eteğinin boyu arasına sıkıştırarak sözüm ona dindar geçinenler, Müslümanlığa ihanet ettiklerinin farkında değiller. Bunların yaptıklarının din ve imanla bir ilgisi yok. Halkın cehalet ve yoksulluğunu kullanarak kendi ceplerini doldurmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Rüşvetin, yolsuzluğun ve kaçakçılığın Avrupa lideri olmaktan utanmıyorlar. 

      Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aşağıda yazılı sözleri din bezirganlarına verilen olağanüstü bir yanıttır:

     “Bütün zorba hükümdarlar hep dini alet edindiler; Hakiki ulema, dini bütün alimler hiçbir vakit bu zorba hükümdarlara boyun eğmediler. Fakat gerçekte alim olmamakla beraber, sırf o kılıkta bulundukları için alim sanılan, çıkarına düşkün, haris ve imansız bir takım hocalar da vardır. Hükümdarlar işte bunları ele aldılar ve işte bunlar dine uygundur diye fetva verdiler. Gerektikçe yanlış hadisler uydurmaktan çekinmediler. Gerçek ve imanlı ulema her vakit her devirde bunların kinine hedef oldu.”