18 Haziran 2011 tarihinde yayımlanan “YENİ TÜRK TİCARET YASASINI BEKLEYEN TEHLİKE” başlıklı makalemde aynen şu görüşlere yer vermiştim:

“Yeni Türk Ticaret Yasası’nın en önemli tarafı olan TOBB, artık eski TOBB değil. Siyasal iktidarın  baskısı ile sinmiş durumdalar. Ekonomik gerçekleri yüksek sesle söylemeye çekiniyorlar. Tabanlarındaki tepki giderek artıyor. İş dünyası, tüccarlar ve esnaf hükümet güdümünde bir TOBB istemiyor.  Bu durumda, TOBB üyelerine yönelik popülist önlemler devreye girebilir. Yani, yeni Türk Ticaret Yasası’ndaki şeffaflık, bilgi paylaşımı, ayrıntılı prosedürler, muhasebe standartları ve denetçi konularında bazı ertelemeler ya da geri adım atmalar olabilir. Bunlara gerekçe olarak da ekonomik sıkıntılar, kayıtdışı ekonomi ve yüksek maliyetler gösterilebilir.”    

     Nitekim, beklenen oldu ve yeni Türk Ticaret Yasası önemli değişikliklere uğradı. Gerekçesi de daha önce belirttiğim gibiydi: Ekonomik gelişmeyi engeller,  yabancı sermayeyi ürkütür, aile şirketlerinde kaos yaratır vs. Hapis cezalarının para cezasına çevrilmesi, belge basımı ve saklanmasındaki ayrıntıların kaldırılması ve defter tutma zorunluluğunda yumuşama gibi değişiklikler yerinde olmuştur. Ancak, KOBİ’leri tanımlayan ölçütlerin belirlenme yetkisinin Gümrük ve Ticaret Bakanlığına verilmesi, doğrudan bağımsız denetçi olacaklarda yeni bir sınava geçit verilmesi, Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartları’nın uygulama alanının önemli ölçüde sınırlandırılması ve internet sitesinde yayımlanacak bilgilere getirilecek kısıtlama Yasa’nın özünü zedelemiştir. 

     Yasa’nın mimarı Prof. Dr. Ünal Tekinalp, geçen yıl yasa Meclis’ten çıktıktan sonra telefonla katıldığı bir TV programında, internet sistesinde yayımlanacak bilgilerle ilgili maddenin 2013 yılına ertelenmesine büyük tepki göstermişti. Bakalım, son durum hakkında neler söyleyecek.

     Yeni Türk Ticaret Yasası ile bir bütün olarak uygulamaya geçeceği varsayılan Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartları ile Bağımsız Denetçilik konularında yaklaşık elli bin üyesini yoğun bir eğitimden geçiren TÜRMOB ve TESMER yönetimleri de hayal kırıklığı yaşıyorlardır. TÜRMOB ve Odalarımızın, son aylarda meslek mensuplarına yüklenen angaryalara tepki koyması geleceğe dönük umutlarımızı yükseltti.  Odalarımız, nihayet, bağımsız tüzel kişiliklerinin olduğunu yeniden hatırladılar ve üzerlerindeki ölü toprağını yavaş yavaş atıyorlar. Katılırsınız ya da katılmazsınız. Benim şöyle bir tespitim var: Odalarımız çağdaş mekanlara kavuştukça daha çok içe kapanıyorlar. Yıllardır Oda Başkanlığı yaparak, yöneticiliği yaşam biçimi haline getirerek meslek edinenler çoğaldıkça, yeni düşünceler ve zamana uygun yaklaşımlar ortaya konulamıyor.  

    Geçenlerde, sanırım, TÜRMOB delegesi olmam nedeni ile tarafıma gönderilen bir kitapçığın kapağı çok dikkatimi çekmişti: “Haksız Rekabetle Mücadelede KUTUP YILDIZIMIZ”.  Elbette, yöneticiler, yönettikleri camiaya moral vererek motive etmelidirler. Ancak, bu işleri yaparken gerçekçi olmak zorundadırlar. Gerek serbest muhasebeci mali müşavirlikte ve gerekse yeminli mali müşavirlikte en büyük sorunun düşük ücretle yapılan kalitesiz işler olduğu bilinmesine rağmen bu konu ile pek yüzleşmek istemezler. Son yıllarda, kötü mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerin, iyileri hızla piyasadan kovduklarını görmeleri ve bilmelerine rağmen, oy kaygısıyla görmemezlikten gelmektedirler. Bu nedenle; “haksız rekabetle mücadele, bütün meslek mensupları için şerefli bir ödevdir” sözünü her aklına gelen kullanmamalıdır.