Ahmet AKIN – Yeminli Mali Müşavir

     Her şehit haberinden sonra aynı sözleri dinlemekten üzüntümüz daha da artıyor. Terörün bitirilememesinin bir numaralı sorumlusu AKP iktidarı, sanki iktidarda başka bir parti varmış gibi davranıyor. Utanmasa, Ana Muhalefet Partisi’ni terörün sorumlusu olarak ilan edecek.  Eli kolu bağlanan Silahlı Kuvvetlerimiz ise, Anadolu’nun yiğit kahramanlarının boşu boşuna öldüklerinin farkında. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında teröristlerle mücadelede alan hakimiyetini elinde bulunduran güvenlik güçleri, AKP iktidarı ile birlikte bu hakimiyetini teröristlere terk etmek zorunda bırakıldı.

     Eski Türk filmlerinin unutulmaz repliklerine dönen sözlerle zamanı boşa geçirmek Türkiye’ye hiçbir şey kazandırmıyor. “Karanlıktan yararlanarak kaçan teröristler”, “Çembere alınan 300 PKK’lı”, “Sınırdan sızan 100 teröristi çoban sanmışlar”, “Şemdinli’de insansız hava araçları tarafından tespit edilen kalabalık terörist gruba yönelik operasyon düzenlendi”, “PKK terörünün artmasında istihbarat zaafının giderek artmasının etkisi yüksektir”, “Bıçak kemiğe dayandı”, “Kanları yerde kalmayacak”, “Terör, er ya da geç kaybetmeye mahkumdur”, Teröre karşı büyük bir kararlılıkla mücadele edeceğiz”, “Neye mal olursa olsun Ülkemizde terörü bitireceğiz” sözlerini otuz yıldır dinlemekten bıkkınlık geldi. Konuştukça, çözümden daha çok uzaklaştığımız görülüyor.

     PKK terörünün önlenebilmesi için en fazla gereksinim duyulan özellik, siyasi kararlılıktır. Bu kararlılığı gösterecek olan ise siyasal iktidardır. Daha doğrusu Başbakan Erdoğan’dır. Çünkü, tüm kararlar onun tarafından verilmektedir. Etrafındakiler ise, “havan dövücünün hınk deyicisi” rolünü kendilerine göre oynamaktadırlar. Terörle mücadele konusunda çizilen zikzaklar güvenlik güçlerinin elini zayıflatmaktadır. Sade bir vatandaş olarak şu soruya yanıt bulamıyorum: “Nasıl oluyor da, PKK terör örgütü, karadan ulaşımı yaklaşık otuzbeş kilometre bir mesafe olan, sınır ile Şemdinli arasındaki alanda ağır silahlarıyla mevzileniyor ve buralarda yaptığı hazırlıklardan sonra karakollarımıza saldırı düzenleyebiliyor?, istihbarat birimleri neden bilgi veremiyor?”. Genelkurmay, Emniyet ve MİT arasındaki güven bunalımını ortadan kaldırmak gerekiyor.

     ABD’den izin almadan teröristle mücadeleye girişemeyen ya da ABD’nin verdiği izin kadar teröristle mücadele eden bir anlayışla hareket edenler, Ortadoğu bataklığına sürüklendiklerinin farkına vardıklarında, zaman çok geç olmuş olabilir. Yeminli Türkiye düşmanı Talabani ve Barzani’den fayda beklemek, Bodrum Sahillerinde Marslıları beklemeye benzer. Her sözleri ve hareketleri yalan dolan olan bu ikilinin, sürekli Türkiye’yi aldatması İktidara ders olmamış gibi görünüyor.

Sözüm Meclisten dışarı;

Bir otobüs dolusu politikacı seçim kampanyası için TEKSAS’da dolaşıyorlarmış. Otobüs büyük bir çiftliğin yanından geçerken, şoförün dalgınlığı yüzünden otobüs derin bir şarampole uçmuş. Çiftçi koşarak gelmiş, gece kurda kuşa yem olmasınlar diye cesetleri gömmeye başlamış. Ertesi sabah, Şerif soruşturma için çiftliğe gelmiş. Çiftçiye sormuş: "Otobüsteki bütün politikacıları gömdün demek...Hepsi de ölüydü, eminsin değil mi?" Çiftçi cevap vermiş: "Bazıları yaşadıklarını iddia ettiler ama politikacıları bilirsiniz. Nasıl yalan söylerler! ".

     Vatan, Millet ve Bayrak sevgisini yeteri kadar algılamayanlara son bir söz söylemek istiyorum: “Mehmetçiğe kıymayın Efendiler.”