Ahmet AKIN – Yeminli Mali Müşavir

     “Türkiyeli Başbakan”ın başkanlık ihtirası Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni sonu belirsiz bir maceraya doğru sürüklüyor. Terörist Başının söz sahibi konumuna geçmiş olması yürekleri yaralıyor. Üniter Devlet yapısından yapılacak en küçük bir sapmanın bile büyük gediklere yol açacağı bilinmesine rağmen “Türkiyeli Başbakan”ın bir türlü gerçekleri görmemezlikten gelmesi akıllara başka soruları getiriyor.

     Şunu çok iyi biliyoruz ki; vicdani bilinçle donatılan birey ahlakını, adaletli uygulama içindeki yönetimin sorumluluk ahlakıyla bütünleştirmeden, ideal bir toplum oluşturamayız. O zaman, “Nasılsanız o çeşit yönetilirsiniz, başınıza o çeşit adamlar geçer.”

     İnsanlar, akıl ve özgür irade sahibi olarak eğitilebilen ve geliştirilebilen bir varlık olmasına rağmen, siyasallaşmış ve dinselleşmiş, bir tabu haline getirilmiş gelenek, görenek ve anlayışlardan dolayı, gerçekleri görmekte zaman zaman zorlanmaktadırlar. Yaratıcılık öncelikle düşüncede başlamakta olup, doğru düşünmek ise ancak doğru bilgi ile mümkün olabilmektedir. Bunun için, aklın doğru bilgi ile harekete geçmesi gerekir. “Türkiyeli Başbakan”la Terörist Başı arasında yapılan pazarlıklarda, doğru bilgi ve gerçeklerin halkla paylaşılmaması, yanlış bilgi ile düşünülmeye yol açmaktadır.

     Muhalefetin dile getirdiği gibi; “Çözüm süreci aldatmacası altında kirli pazarlıklarda bulunanlardan masada oturanlardan Terörist Başı sürekli talimat yayınlarken, karşısında oturanlardan ses, seda çıkmaması kötü niyetlerini ortaya koyuyor”. Aslında, Balyoz ve Ergenekon davalarındaki haksız ve yersiz karar ve talepler önemli bir planın ip ucunu gösteriyor. Amaçları belli: Tüm bunları genel af temizler diyerek, Terörist Başını Ankara’daki villasına kavuşturmak.

      Halkımız genellikle semboller üzerinden düşünmekte ve karar vermekte olup, bu sembol bir nesne, bir kişi ya da bir parti olabileceği gibi bir futbol takımı da olabiliyor. Sembolleri düşüncesinin odak noktasına yerleştiren birisi, bu semboller yoluyla kolaylıkla yönlendirebilmekte ve etki altına alınabilmektedir. İşin siyasi boyutuna baktığımız zaman, sağcı ve muhafazakar seçmen için, emperyalist sermaye tarafından, yaşanmakta olan konjonktüre göre siyasi partiler ve liderler yaratılmaktadır.

      Adnan Menderes ve Demokrat Parti ile başlayan, Süleyman Demirel ve Adalet Partisi, Turgut Özal ve Anavatan Partisi ile devam eden süreç, son olarak Tayyip Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi ile sürdürülmektedir. Bu partilerin dördünün de ortak paydası emperyalist sermayenin partileri olmasıdır. Adnan Menderes, Süleyman Demirel ve Turgut Özal partileri ile birlikte siyaset sahnesinde yok olarak tarihteki yerlerini almışlardır. Tayyip Erdoğan ile Adalet ve Kalkınma Partisi’ni de aynı sonuç beklemektedir. Süreç beklenenden uzun sürmüştür. Bunun en önemli nedeni ise, ABD Merkez Bankası’nın dolar basma politikasına devam etmesidir. Sanırım, 2015 yılının ikinci yarısına kadar da bu politikasını sürdürecektir. Sıcak para ekonomisinin sonu iktidarın da sonunu getirecektir.

     Sağcı ve muhafazakar partiler bu kaderi yaşarken, “Türkiyeli Başbakan”ın çok sık eleştirdiği Cumhuriyet Halk Partisi ise doksan yıldır dimdik ayakta durmaktadır. “Türkiyeli Başbakan” biraz merak edip araştırsa, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendileri gibi bir konjonktür partisi olmayıp, ilkelerin, ideallerin ve devrimlerin partisi olduğunu anlayacaktır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel yapı taşı olduğunu görecektir.

     Tüm bu sıcak gelişmeler içinde Türk Silahlı Kuvvetleri acımasız bir şekilde yargılanırken “Özel Paşa”nın sessiz kalması ve görüş bildirmemesi anlamlıdır. Bu arada, Kabinenin Ağlamadan Sorumlu Devlet Bakanı’nın uzunca bir süredir gözyaşı dökmemesi de dikkatlerden kaçmıyor. J   

     Bu yazıyı Nevruz’dan bir gün önce hazırlamıştım. Nevruz’daki Terörist Başının bildirisi Güneydoğu Yakasında değişen bir şey olmadığını gösteriyor. Bağımsız Devlet ve Terörist Başına özgürlük olmazsa olmaz koşulları. Şimdi söz sırası “Türkiyeli Başbakan” da. Ülkeyi bölen Başbakan olarak tarih sayfalarında yer alacağı günler yakın görünüyor.