Ahmet AKIN – Yeminli Mali Müşavir
Kurban Bayramında bir haftalık tatilden yararlanıp, eşim ve iki oğlumla birlikte yaptığımız Tokyo seyahatimizden olumlu izlenimlerle döndük. Tokyo’nun temiz, gürültüsüz ve düzenli bir kent olduğunu söyleyebiliriz. Öncelikle söylemem gereken, Tokyo pahalı bir şehir. Ancak, hayat standardı yüksek. Erkekler siyah takım elbise, beyaz gömlek ve ellerinde çantaları ile koşuşturuyorlar. Kadınlar ise siyah saçlarından vazgeçmiyor.
İlk öğretim ve lise öğrencilerini çeşitli etkinliklerde görebiliyorsunuz. Lokanta ve alış veriş merkezi gibi hizmet işletmelerinde genç kızlar çalışıyor. Yolda yürürken bir şeyler yemek içmek geleneklere aykırı. Satıcılar ve görevliler işin başında sizi uyarıyor. Cadde ve sokaklarda ve hatta parklarda bile çöp kutusu bulamıyorsunuz. Tek tük olarak bazı büfe yanlarında veya metro girişlerinde olabiliyor. Bu kültürü yerleştirmişler ve Tokyo’nun sürekli temiz kalmasını sağlıyor.
Belli ki, kent rantını halkın yararına ve adil kullanmışlar. Kent rantı deyince, bizim “bademler”den bahsetmeden geçemeyeceğim. İstanbul’un rantını yandaşları ile paylaşmayı ana siyasetinin odak noktasına yerleştiren Başbakan Erdoğan’ın, halkı, türbelere, yatırlara, şıhlara ve hocalara yönlendirerek dikkatleri dağıtması paylaşımlarını daha da kolaylaştırıyor. Daha önceleri de çok düşünüyordum ama, Tokyo’yu gezdikten sonra tam olarak inandım ki, İstanbul üzerinden Türkiye soyuluyor.
Otuz beş milyona yakın nüfusu ile çok büyük bir metropol olan Tokyo’nun toplu ulaşım sistemi tren, metro ve otobüsler yoluyla düzenli ve dakik bir şekilde işliyor. Tokyo’nun toplam 287 metro istasyonu olduğunu düşünecek olursanız, böyle başarılı bir organizasyonun zorluğunu anlarsınız. Metro ücretleri gideceğiniz durak sayısına göre 130 ila 620 Yen arasında yirmi dört kademe olarak değişiyor. (100 Yen=1 Euro) Havaalanına indiğinizde pasaportunuzu göstererek indirimli metro bileti alabiliyorsunuz. Havaalanı-Tokyo merkez arası bir saatlik tren yolculuğu. (1.280 Yen) Dünyadaki en kalabalık metro durağının Tokyo’daki “Shinjuku” istasyonu olduğunu belirteyim. Hızlı metrodaki, vagonlarla yolcu arasındaki, açılıp kapanabilen güvenlik bariyerini başka büyük kentlerde görmemiştim.
Milyonlarca insan günlük ulaşımlarını metro ve tren ile sağladığı için, en işlek caddelerde bile taşıt trafiği yoğun değil. Bisiklete binenler de çok sayıda. Zaten, Tokyo’nun neredeyse her tarafı bulvarlar, ana caddeler, mağazalar, lokantalar ve kafelerle dolu. Taksimetre 700 Yen’den açılıyor. Beyaz eldivenli taksi şoförleri dikkat çekiyor. İnsanlar son derece saygılı ve sakin.
Japonya’da kültür ve sanatın yeri çok önemli. Tokyo’da yüzlerce sanat galerisi, müze, tiyatro, fuar ve sergi alanı var. Ziyaret ettiklerimizi sayacak olursak, Tokyo Uluslararası Forum, Tokyo Ulusal Müzesi, Tokyo Metropolitan Sanat Müzesi, Tokyo Bilim Müzesi, Tokyo Tütün ve Tuz Müzesi. Tokyo Elektrik Müzesi nükleer santral faciası ile birlikte kapatılmış. İş merkezlerinin galerilerindeki resim sergileri görülmeye değer. Ulusal Sumo Stadyumu’nda sezon kapalı olduğu için gösteri izleyemedik. Tokyo Tower ve Sky Tree, Tokyo’nun önemli sembollerinden. Tokyo, 2020 Olimpiyat Oyunları için aday kentlerden birisi. Beyzbolda gelmiş oldukları seviyeye şaşırmadım desem yalan olur. Shimbasi Enbujo Tiyatrosu’nda izlediğimiz Kabuki oyununun zevkini unutamıyorum.
İmparatorluk Sarayı’nın çevresi ve bahçesinde yeşile doyuyorsunuz. Saray’ın kendisini gezemiyorsunuz. Yoyo-gi Parkı’ndaki İmparator Meiji’nin mabeti muhteşem. Tosho-gu Shrine Tapınağı Ueno Park’ının içinde. Bu park içindeki hayvanat bahçesindeki kırk yaşını kutlayan Pandalar ilgi odağı oluyorlar.
Tokyo, yemek kültürü konusunda dünyanın önemli merkezlerinden birisi. Sushi, Sashimi, Kobe Bifteği, pirinç, çorba çeşitleri ulusal yemekleri. Yeşil çay en önemli içecekleri. Sosları çok lezzetli. Sake (Rice Wine), Suntory Whisky, Sapporo ve Kirin biraları meşhur içkileri. İzakaya lokantalarından “Gonpachi” ile Teppan-yaki lokantalarından “Mansei” önerilecek yerler. Bahşiş uygulaması yok. Dünya ton (tuna) balığı merkezi Tokyo. (Tsukiji Fish Market) Sabah dörtte uyanıp balık borsasını izlemeye gittiğimize deydi. Açık artırma ile balık satışını izlemek çok ilginçti.
Tokyo pahalı bir şehir olmasına rağmen mağazalar tıka basa dolu. Modern çarşı ve mağazaların olduğu çok sayıda cadde ve bulvarları var. Ginza bölgesindeki “Chuo-dori” bunların en ünlülerinden. Akihabara elektronik mağazalarının olduğu bölge. Ancak, fotoğraf makinesi, video kamera ve bilgisayar gibi elektronik ürünler, ABD’deki fiyatlara göre oldukça yüksek. Saatler de aynı şekilde. SONY’nin biz Tokyo’dayken piyasaya çıkan “VAIO’Duo 11” ürünü, Ipad’un dokunmatik ekranı ile note-book’un klavyesinin bir arada olduğu muhteşem bir model.
Roppongi bölgesi, İstanbul’un Beyoğlu’nu andırıyor. Asakusa, hediyelik eşyalar ve Senso-ji Tapınağı’nın bulunduğu merkez. Harajuku metro durağı ile ulaşabileceğiniz Meiji-dori ve Omotesando Bulvarları gezilmesi gereken yerlerden. Takeshita “100 Yen” mağazalarının olduğu sokak. “Pachinko” denilen ve bir çeşit jetonlu makinelerle oynanan pinball oyununa benzeyen oyun Japonların gözdesi olmuş.
Daha yazılacak çok şey var ama yerimiz sınırlı. Geri kalanları dost sohbetlerinde anlatırız.
Konakladığımız Tokyo Park Otel’den otobüsle (3000 Yen) bir saatte Nakita Havaalanına ulaştıktan sonra, THY ile 11 buçuk saatlik bir uçuş bizi İstanbul’a getirdi. Sonuç olarak; Tokyo’nun en çok neyini beğendiniz sorusuna vereceğim yanıt: “Mersin’e dönüşü” olacaktır.
Güzel bir Japon Ata Sözüyle yazımızı noktalayalım: “Yalan dört nala gider. Gerçek ise adım adım yürür. Fakat yine de zamanında yetişir.
Bu habere henüz yorum yapılmamış.