Ahmet Akın - Yeminli Mali Müşavir

Türkiye ona inanıyor, Türkiye ona güveniyor. Alçak gönüllü, gerçekçi, hesap verme sorumluluğunun bilincinde olan, yorum ve eleştirilere açık, katılımcı, üretimden yana, emek aşığı bir halk adamı.

Bir bakıyorsunuz zeybek oynuyor, başka bir yerde türkü söylüyor, harmandalına eşlik ediyor ya da horon vuruyor ve tüm bunları içinden gelerek yapıyor. Traktörün sürücü koltuğunda, atın üstünde o, çobanlık ve muavinlik yaptığını gururla anlatıyor. “Ben muhafazakar bir ailenin solcu çocuğuyum, garibanların umudu benim ben diyor.”

Kıraathanelerde çay içip kek yiyerek Türkiye bir yere varamaz. Ekonomiyi büyütmek için üretmemiz gerektiğini, bunun için de yeni yatırımlara gereksinim olduğunu, Türkiye’nin genç nüfusuyla başarıdan başarıya koşacak bir ülke olabileceği umudunu her zaman koruduğunu ifade eden İnce, huzurlu bir Türkiye hedefliyor.

Teknoloji, tasarım ve girişimcilik olmadan marka değeri yaratılamayacağını söylüyor ve “benim cumhurbaşkanlığım döneminde öğretmenlerin ders anlatımı bile değişecek” diyerek kaliteli eğitimin şart olduğunu ortaya koyuyor.

Büyük usta Nazım Hikmet’in “Seni Düşünmek” şiirini o kadar içten okuyor ki, duygulanmamak elde değil:

Seni düşünmek güzel şey,

Ümitli şey,

Dünyanın en güzel sesinden

En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey…

Fakat artık ümit yetmiyor bana,

Ben artık şarkı dinlemek değil,

Şarkı söylemek istiyorum…

İktidar istiyorum iktidar.

Bir yanda hak, hukuk, adalet, diğer yanda çay, kek, oralet sözünü halk çok tuttu. Seçimi, Saraylı ile Milletin Evladı mücadelesine benzetiyor. OHAL rejimi altındaki “Tek Adam” yönetiminin Türkiye’yi ekonomik iflasa doğru sürüklediği sürekli hatırlatıyor.

En düşük emekli maaşı ile en yüksek emekli maaşı arasında 8-9 kat fark var. Bu olmaz. Finlandiya’da bu 2 kat. O düzeye indirileceğini belirtiyor. Ankara’daki Saray’ın ışıklarını kapatıp, bu ülkenin gençlerine bilim merkezi olarak vereceğim. Marmaris’teki yazlık sarayı ise engelli gençlere vereceğim. Bu ülkenin engelli gençleri 1 hafta yazlık sarayda tatil yapacağının sözünü veriyor.

Kimsesiz çocukları 18 yaşını doldurduklarında devlet kadrosuna alacağım. O çocukları sokağa bırakmayacağım. 81 milyonluk ülkede 3-5 kimsesiz çocuğa bakamıyorsak yazıklar olsun bize diyerek sosyal devletin önemini ortaya koyuyor.   

Siyasette bir fark yaratmak doğruluk ve dürüstlük niteliklerine dayanmaktadır. Gerçek siyasetçiler siyasi ahlaktan söz etmez, ahlaklı bir yaşam sürerler. Ahlaki kalitesi düşük siyasetçinin söylem kalitesi de düşük oluyor.

ahmetakinmersin@gmail.com

www.ahmetakin.com.tr